1 Temmuz 2009 Çarşamba

içimizdeki ateş sivas


bize (de) bir auschwitz gerekti
biz de madımak'ı yaktık

yıl bin dokuz yüz doksan üç
aylardan temmuz
hava alabildiğine sıcak

havada acı
havada dehşet verici bir kalpsizlik 
ve havada yoğun bir alçaklık vardı

sivas'ı yaktılar

insanların etinden kebap
terinden şarap yaptılar

sivas ateşten gömlek

sivas insansızlaştı

sivas boğuldu kendi sesiyle
ve geriye sıvası dökülmüş bir kent kaldı

tc
shp
dyp
harfler sessizlik içerisindeydi
harflerin önemi yoktu

ve hiçbir zaman olmadı
harfler mâsumdu
o harfleri birer tabanca kılıfı gibi kullananlar var
ve o kılıftan çıkan tabancayla vurdular pir sultan’ı

bir kez daha vurdular
hayâtlarında bir karıncayı bile incitmemiş
ve bir karınca gibi çalışkan olan insanlar 
o kılıftan çıkan tabancayla vuruldular

oy madımak oylum oylum
geliyor selvi boylum
selvi boylum gelirse
şen olur benim gönlüm


ve polis
ve asker
ve cümbür cemâa
t devlet

kara kılıklı karanlık sakallı adamlara müdahale etmedi
kara kılıklı karanlık sakallı adamlar devlete benziyordu
seyirlik bir oyun

ve kurbanlık bir koyun gibi bakıldı madımak'a
allahuekber

oy madımak teke tüke sakalı

oy madımak evelik yemlik
oy madımak kuşkuşu yemlik
oy madımak

bir kara kılıklı karanlık sakallı çığlık attı
bütün kara kılıklı karanlık sakallılar çığlık atıp
ateş yaktılar
ve insan kanıyla beslenen yangında en ilkel dansları edip

salyalı ağızlarıyla haykırdılar

cumhuriyet burada kuruldu burada yıkılacak
şeytan aziz şerefsiz vâli

aziz sivas sana mezâr olacak

kara kılıklı karanlık sakallı tek bir sesti
kara kılıklı karanlık sakallı tekbir getirdi
allahuekber


madımak pişer oldu

tencerem taşar oldu
günde yediğim şamarlar
bir iken beşer oldu

aushcwitz'deki gaz odalarına benziyordu madımak
gaz odaları insanların içini
madımak her yerini yakıyordu
ve pişiyordu insanlar büyük bir hızla

rütbeli bir subayın yanında iki çevik kuvvet vardı
madımak'a girdi rütbeli subay

yanındaki iki çevik kuvvetle
ve önce elektrikler
sonra umutlar kesildi

oy madımak teke tüke sakalı

oy madımak evelik yemlik
oy madımak kuşkuşu yemlik
oy madımak

biz buradan nasıl çıkacağız diye sordu yananlar
yangında ilk kurtarılacak rütbeli subaya
rütbeli subay döndü büyük bir hızla
ve hiç düşünmeden
çünkü düşünme alışkanlığı yoktu

gözlerinden ateş
topuklarından kıvılcım fışkırdı
subayın ağzından dökülen sözler birer mermiye benziyordu
nasıl girdiyseniz öyle çıkın orospu çocukları
ve subay geldiği gibi kaz adımlarıyla gitti
bitti bu iş burada ölüyoruz

bu iş burada bitti

madımak biçim de biçim

ölüyom senin de için
madımak toplar iken
başımdan düştü çitim

derken
on binin üzerinde kara kılıklı karanlık sakallı
madımak'ın etrafını sardı
kara kılıklı karanlık sakallılar iki arabayı ateşe verdiler
allahuekber


duman madımak'ı sardı en ince yerinden
burada yangın da çıkarırlar 

kara kılıklı karanlık sakallılar yangın çıkardılar
önce perdeler tutuştu
sonra her şey

oy madımak teke tüke sakalı

oy madımak evelik yemlik
oy madımak kuşkuşu yemlik
oy madımak

yerleri halı kaplamışlardı
her yerde yatak yorgan
yangın bir alev topu gibi yukarı sıçradı
kara kılıklı karanlık sakallıların ağızlarında çığlıklar

allahuekber

kurtarın yanıyoruz

kimse bizi kurtarmadı
sesimiz havada donmuş bir kuş gibi 

tavanda asılı kaldı

duman ateşe

cam kartona dönüştü

hilmi bulunmaz

iki temmuz iki bin dokuz

***


Not: Yukarıdaki şiirde bulunan yatık sözcükler bana ait değildir. Bir Sivas türküsü olan "Madımak Oylum Oylum"dan ve Derya Sazak'ın Milliyet gazetesindeki "İşte bizim Auschwitz’imiz" yazısından alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder